Tag Archive for 'bulut'

Page 2 of 2

TP-LINK NC200 Bulut Kamera İncelemesi

Kredi kartına taksitle sipariş için;

http://www.deneyim.net/market/TP-LINK-NC200-Kamera

Merhabalar bulut severler.

Bu yazımız her şeyin bulutunu sevenlere gelsin. Bir bulut hizmetinin daha en pratik halini inceledim ve detayları paylaşıyorum.

TP-LINK NC200 Bulut Kamera İncelemesi yazımıza devam ediyoruz.

TP-LINK bir süre önce bulut kamera hizmetini ülkemizde satışa sunacağını açıkladı. TP-LINK NC200 ürününün teknik özelliklerini incelediğimde mutlaka alıp incelemem gerektiğini düşündüm ve ülkemizde satışa sunulacağı anı gün be gün takip ettim. Netekim distribütorlerimden birinde satışa çıktığı anda sipariş verdim, çalıştırdım ve hali hazırda kullanmaya devam ediyorum.

Öncelikle ürünün amaçlarından bahsedeyim:

1. Ürün basit anlamda bir güvenlik kamerası

Yani montajladığınız yerdeki görüntüyü canlı olarak anlık şekilde izlemenizi ve kayıt yapmanızı sağlıyor.

Önemli nokta ise, sıradan güvenlik kameraları gibi kablolama sistemine ve kayıt cihazına ihtiyaç duymuyor, var olan ağ üzerinden çalışıyor. Bu ağa kablo ile veya kablosuz olarak bağlanabiliyor. Ortamda ağ yoksa, ağ oluşturmanız gerekiyor. Wireless yoksa bile en azından Ethernet kablosu ile ürüne ulaşmanız gerekiyor.

Canlı görüntüyü aynı ağdaki veya internete bağlı herhangi bir bilgisayar ile izleyebiliyor ve bu görüntüyü bu bilgisayarlar ile kayıt edebiliyorsunuz.

2. Ürünü harekete duyarlı kamera:

Ürünü harekete duyarlı kamera olarak kullanabiliyorsunuz. Bu sayede bir hareket tespit edildiğinde ürünün size hareketi görüntülerle birlikte mail atmasını veya bu görüntüleri FTP ye yüklemesini sağlayabiliyorsunuz. Çok kullanışlı bir özellik. Yine bu aşamada hassasiyet ayarı ve görüntüyü işaretleme ayarı var. Nedir bu olay hemen anlatayım. Kameranın çektiği her yerdeki harekete duyarlı olmasını istemeyebilirsiniz. Örneğin rüzgardan sallanan bir ağaç veya ofisin içindeki akvaryumdaki balıklar, duvar saatinin hareketli bölmeleri gibi. Bu noktaları hareket sensörünün görmesini engelleyebilir ya da başka bir deyişle sadece bazı noktalara odaklanılmasını isteyebilirsiniz. Kapı ve pencere gibi. Bu da ayrıca beğendiğim bir özellik olarak karşımıza çıkıyor.

3. Ürünün Wi-Fi ile çalışması:

Ürün internete wi-fi yolu ile bağlanabiliyor ve bence ürünün en mükemmel özelliklerinden birisi bu. Böylece ürüne ethernet kablosu çekmek zorunda kalmıyorsunuz. Gerekli ayarları yaptıktan sonra fişe takıyor ve kullanmaya başlıyorsunuz. Şimdiye kadar hiçbir üründe duymadığım tekrarlayıcı özelliğini ise diğer maddede anlatalım.

4. Ürün Repeater, Range Extender, Hot Spot, Access Point olarak çalışıyor.

Tüm tabirleri yazdım kafalar karışmasın diye. Sözel olarka şu şekilde anlatalım. Ürün bir ağa wireless olarak tamamen istemci şekliyle bağlanıyor. Yani WEP zorunluluğu veya köprü zorunluğu vs. yok. MESH vs. gibi uyumluluklar gerektirmiyor. Herhangi bir ağın şifresini bilmeniz yeterli. MAC zorunluluğu vs. de yok. Dağıtıcı cihazda bir ayar yapmanız gerekmiyor.

2. güzel taraf ise, ürün bu aygıta bağlandıktan sonra kendisi de bir wireless dağıtıcıya dönüşüyor. Hem de bağlandığı ağı direk tekrar etmek zorunda değil. Yani sıfırdan yeni bir ağ oluşturabiliyorsunuz. Bu ağın şifreleme türü, ismi, şifresi, bu ağa kaç kişinin bağlanabileceği gibi ince ayarları da siz yapıyorsunuz. TP-LINK önceki birçok cihazındaki ayıbı, bu ayarlar ile kapatmış. Bir ağa bağlanıyor ve isteğiniz doğrultusunda yepyeni bir ağ yaratıyorsunuz. Bağlanılacak kullanıcı kısıtlaması da ayrıca güzel olmuş.

Bu sistemin esas entegre edilme sebebi, birden fazla kamera kullanıldığı durumlarda, uzağa yerleştirilecek kameraların interneti görememesi durumlarında, kendisine en yakın kameranın internetini kullanarak işleme devam etmesidir. Mükemmel bir düşünce, tebrik etmek gerekiyor.

Gelelim bu konuyla ilgili zorlama testlerime. TP-LINK in birçok basit ürünü, wireless ağ bağlantılarındaki başarısızlığı ile bilinir. Özellikle malesef kapalı alan ürünlerinin çekim sorunu meşhurdur. Bazı hiç meşhur olmayan markalar TP-LINK’ten çok daha iyi sonuçlar doğurabiliyor olurlar. Fakat bu ürünün ağ performansı beni gerçekten şaşırttı.

Ürün uzaktaki bir ağa bağlanırken hiç zorlanmıyor. Yani wi-fi alıcısı gayet iyi iş görüyor. Yine ürün kendi ağını yaratıp yayınladığında da gayet güçlü bir ağ olarak sinyal yayımlıyor. Yani bana sorarsanız herhangi bir tp-link ap cihazından çok daha iyi ağ yayıyor. Hem de görünürde anteni falan yokken. Daha da iyi tarafı, hadi bu ağa bağlandık diyelim, peki internet hızımız ne olacak? İşte ürün esas takdiri burada hak ediyor. Size şöyle örnek vereyim.

Ana modemimden wi-fi şekilde çıkan internet 3Mb. Veya çıkış gücü düşük.

Bu modeme oldukça uzakta başka bir cihaz bu ağı tekrarlıyor. Yani aldığı bağlantıyı yeni bir ağ yaratarak tekrarlıyor.

Bizim NC200 de bu tekrarlayıcıya bağlanıyor, kamera görüntüsünü internete aktarıyor ve kendisi de bir ağ oluşturup tekrarlıyor.

Ben de cep telefonum ile NC200 e bağlanıyor ve uzaklaşıyorum.

Sonuç olarak cep telefonumdan speedtest sonucunda, 2 ila 2,5Mb sonuç görüyorum ve bence mükemmel bir sonuç.

Yani TP-LINK yıllardan süre gelen Ağ bilgisini bu cihaza entegre ederek ve başarılı şekilde çalıştırarak takdiri hak ediyor.

Gelelim cihazın kamera tarafı hakkında bir şeyler karalamaya.

Cihaz bir kamera olarak bence gayet güzel iş çıkarıyor. Gerek gece, gerekse gündüz kullanımlarında yeterli bir performans sunuyor.

Görüntüye local ağdan veya cloud üzerinden erişseniz de herhangi bir görüntü kaybı yaşanmıyor.

Cihazın ayarlarında 20-15-10-5 fps seçimleri ve 3 kademe Image Quality seçenekleri mevcut. Ben hepsini en yükseğe aldım ve gayet güzel sonuçlar elde ettim.

Kayıt ve izleme işlemleri için 2 adet yöntem mevcut.

1. Local Ağ:

Bunun için TP-LINK in özel kamera kontrol programını yüklemeniz gerekiyor. Fakat bu programın çalışması için kamera ve bilgisayarın aynı local ağda olması gerekiyor. Yani her iki cihazın da aynı router a bağlı olması gerekli.

Program diğer alışılagelmiş güvenlik kameralarının programına çok benziyor. Birden fazla kamerayı tek bir ekrandan takip edebiliyorsunuz. Programda kayıt ile ilgili seçenekler var. Yapılan kaydın hangi aralıklarla kayıt edileceğine yine siz karar veriyorsunuz. Ayrıca güzel bir özellik olarak schedule eklenmiş. Yani kayıt işleminin hangi zamanlarda başlayıp hangi zamanlarda duracağını da seçebiliyorsunuz. Gereksiz zamanların kayıt edilmesini istemeyebilirsiniz.

2. İnternet (Cloud)

Bu yöntem bence daha bir takdire şayan. Bu sayede kamera Şam’da, kayıt Halep’te özelliğini kullanabilirsiniz. Kayıtların uzakta bir yerde saklanmasını sağlayabilir, birden fazla kayıt alabilirsiniz. Bağlandığınız noktadan kayda başlayabilir , durdurabilir veya fotoğraf alabilirsiniz.

Aynı şekilde bu işlemi akıllı telefonunuzdan da yapabilirsiniz. Yani telefonunuzdan da kayıt alabilir, fotoğraf çekebilirsiniz. Ya da bir yerde sabit bulunan bir tablete bu işi devredebilirsiniz.

Akıllı telefon veya tabletler için özel programını marketten indirebilir ve tüm kameralarınızı tek bir arayüzden kontrol edebilirsiniz.

Cep telefonunuzdaki yavaş bağlantılarda bile gayet güzel sonuç alabiliyorsunuz. İzlediğiniz görüntüyü 240p veya 480p olarak değiştirebiliyorsunuz.

Sözün özü, bir güvenlik kamerasından beklediğiniz her şeyi yapan cihaz, beklediğinizden fazlasını bile yapıyor.

Cihazla ilgili göremediğim özellik, eski kayıtların otomatik silinmesi özelliği oldu. Sanırım silme işlemini şimdilik bize bırakıyor. İlerleyen süreçte bunla ilgili bir çalışma yapılabilir.

Lokal programda kaçar dakikalık kayıt dosyaları oluşturulacağını bize bırakan cihaz, internet üzerinden alınan görüntülerin kayıt süresini bize sormadan 10dk lık periyotlar halinde kayıt ediyor. Bu aşamada da silme ile ilgili herhangi bir durum göremedim.

Bir diğer eksik olay, kayıtların özel bir cloud servisine kayıt edilmesi ile ilgiliydi. Ki bence bu durum bilinçli yapılmış olabilir. Zira TP-LINK gelecekte kendi Cloud servisini oluşturup, bize bu hizmeti ücretli olarak sunabilir. Bence böylesi mantıklı olur. Dropbox vb. gibi servislere direkt bağlantı opsiyonu koyarsa büyük alkış alacağını düşünüyorum fakat, koymazsa da kızmam, zira kendisi de cloud servis sağlayıcılığından para kazanmak isteyebilir.

Şimdilik uzak bir Android, IOS veya Windows cihaz kullanarak kendi kayıtlarınızı kendiniz alabilirsiniz.

Ayrıca, cihazı alır almaz ilk iş firmware kontrolü yaptım ve güncel firmware olduğunu gördüm. Testlere başlamadan önce firmware update’i gerçekleştirdim. Yeni firmware bizlere ne katmış karşılaştırmak ile hiç uğraşmadım. Merak edenler teknik dökümanlara baksınlar. Ben testlerimi direk yeni yazılım ile yaptım ve hatrı sayılır bir hata bulamadım. Tek fark ettiğim, cihazın arayüzünün ilk açılışta dataları çekerken biraz gecikmesi. Bu durum da göz ardı edilebilir.

Zaten ilerleyen dönemlerde yeni firmware ler ile yeni özellikler geleceğinden şüphem yok. Cloud kaydı, otomatik silme vb. gibi.

Cihaz ile ilgili elimden geldiğince detaylı bir yazı yazmaya çalıştım.

Umarım merak eden arkadaşlara yardımım dokunur.

Ürünü tedarik etmek isteyen arkadaşlar;

http://www.deneyim.net/market/TP-LINK-NC200-Kamera

adresinden tedarik ederlerse, hem bana destek olmuş olurlar, hem de ücretsiz kurulum hizmetimden faydalanmış olurlar. Benden aldığınız ürünlerde BİR KEREYE MAHSUS olmak üzere, uzaktan kurulum desteğini tarafınıza verip, hazır çalışır şekilde ürünü kullanmanızı sağlarım.

Herhangi bir konuda soru veya yorumunuz var ise aşağıdaki yorum bölümünden iletebilirsiniz. Bana özel olarak İletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.

İyi kullanımlar dilerim.

Kredi kartına taksitle sipariş için;

http://www.deneyim.net/market/TP-LINK-NC200-Kamera

Gelen Aramalar:

TP-LINK’ten bulut destekli kamera NC 200!

Selamlar.

Bir süredir, bulut teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, birçok firma ve sektör işlemlerini buluta taşımaya başladı.

Eskiden birçok konuda verilerimizi kişisel sürücülerimizde kayıt ederken, günümüzde birçok veri bulutlar üzerinde depolanmaya başladı. Buna kişisel dosyalarımız, resimlerimiz, müziklerimiz, cep telefonumuzdaki ayarlarımız, şifrelerimiz hatta konsollorımızdaki oyunlarımız bile dahil.

Tabi bu durum kulağa biraz korkunç geliyor. Ama korku tarafını bir tarafa bırakıp, hayatı kolaylaştıran tarafından bahsedelim. Her şeyinizi bulutlarda barındırmanız, hayatta size büyük kolaylıklar sağlıyor. Sürücünüzün başına bir şey gelmesi derdi yok, sürücümü, diskimi, kişisel bilgisayarımı evde unuttum, dosyalarım iş yerimde kaldı derdiniz de yok. Siz neredeyseniz, internet neredeyse tüm verileriniz orada.

TP-LINK de bu konuya hassas yaklaşmış olacak ki, bulut tabanlı çalışan kamerasıyla, kamera sektörüne de el attı. Kamera sadece kamera olarak çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda, repeater görevi de görüyor. Yani mevcut internet bağlantınızla wi-fi yolu ile bağlanıp hem kendi işini gerçekleştiriyor hem de kablosuz alanınızı genişletiyor. Çok mantıklı düşünülmüş bir yöntem, zira ortama birden fazla kamera adapte etmeniz gerekiyorsa, her kamera için bir de bağlantı aramak zorunda kalmıyorsunuz, her kamera kendi bağlantısını bir diğer kamera ile paylaşmış oluyor. Aynı zamanda ortamdaki kullanıcılar da bu kameraların paylaştığı bağlantı ile internete girmiş oluyorlar.

NC-200 ‘ ü kullanmanız için modem, routerınızda hiçbir ayar yapmanıza gerek yok. Cihazı fişe takıp çalıştırıyorsunuz ve cihazın tüm özelliklerine buluttan erişiyorsunuz. Cep telefonunuza yükleyeceğiniz TP-LINK’in programı sayesinde veya bir başka internete bağlı bilgisayardan kaydedilen görüntülere ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca cihazın harekete duyarlılık veya hareket algıladığında size mesajla ulaşması gibi opsiyonları da bulunmakta.

Bu yeni nesil cihaz, bana sorarsanız güvenlik kamerası teknolojisinde bir yenilik yaratacak. Bir sonraki aşamada aynı cihazın SIM Kart desteği ile geleceğini de görüyor gibiyim. Böylece tamamen bir IP cam elde edilmiş olacaktır.

Ürünün tanıtım videosu:

Ürünü hızlıca sipariş edebilmek için önerdiğim site adresi;

http://www.deneyim.net/market/TP-LINK-NC200-Kamera

Ürün ile ilgili sorularınızı yorum bölümünden iletebilirsiniz.

Güvenli günler dilerim.

Bulut Depolama Servisleri

bulut

bulut

 

 

 

Merhabalar. Yine bir çok kullanıcının merak ettiği, belki de etmediği, haberi olduğu ama kullanmadığı, ya da kullansa çok işine yarayacağı, ya da hali hazırda kullandığı ama yeterli bulmadığı bir hizmetler serisinden bahsedeceğim.

Nedir bulut depolama?

Geçmişte, depolama, kullandığımız cihazların sabit disk leri ile sınırlıydı. Hayatımıza internetin girmesiyle birlikte, internet üzerinde küçük depolamalar yapabileceğimiz sistemler ortaya çıktı. Fakat internet bağlantımızın düşük olması sebebiyle, depolama işlerimizi kişisel disklerimizde yapmaya devam ettik. Bu sürekçte Hard Disklerin, CD-R ve CD-RW lerin, sonrasında DVD lerin ve USB Flash belleklerin önemi büyüktü. Son yıllarda internet hızlarının artması ve depolama servislerinin gelişmesi ile birlikte tüm bu cihazların pabucu dama atıldı diyebiliriz. Nedenleri çok basit. En önemli birkaç nedeni örnek verirsek; Bu yedekleme birimlerini sürekli yanınızda taşımak zorunda olmak. Verilere istediğin anda istediğin yerden erişememek, diğer önemlisi ise bu birimlerin kaybolması veya bozulması ihtimalidir. Bulut depolama bizleri tüm bu dertlerden kurtarır. Verilerinizi internet ortamına yedekler ve nereye giderseniz gidin çalışmalarınıza kaldığınız yerden devam edersiniz. Hatta sizden binlerce kilometre uzaktaki iş arkadaşlarınızla tümleşik çalışmalar bile yapabilirsiniz. Yani artık senin bilgisayarın , benim bilgisayarım devri kapanmaya gidiyor. Peki Hard Disklerin önemi tamamen yitirildi mi? Tabi ki hayır. Kurumsal anlamda internet ortamına depoladığınız veriler şirketlerin hard disklerinde depolanmaya devam edecek. Yani sizin değil onların ihtiyaçları ön planda. Sizin ihtiyacınız ise bilgisayarınızı çalıştıran işletim sistemi ve en çok ihtiyacınız olan programların yeteceği bir hard disk. Bu sebeple son yıllarda gelişen SSD teknolojisine sahip, mekanik olmayıp Flash Bellek sistemi ile çalışan sabir disklerin alanlarının küçük olarak satılması ve hali hazırda bir çok taşınabilir bilgisayarda yer alması. Yani hız, boyuttan artık çok daha önemli.

Benim düşüncemi sorarsanız gelecekte bilgisayarlarda HDD olayı tamamen yok olacak. Daha sonra tabletler ve cep telefonları da bu süreçleri takip edecek.

Şimdi konumuza daha detaylı girelim. Hangi bulut depolama servisleri bizlere neler vaad ediyor? Hangisini kullanırsak ne avantaj sağlarız? Konuyu çok uzatmadan özetlemeye çalışıp sizlere kendi kullandığım bulut servislerin isimlerini vereceğim.

Bir bulut serviste bence en önemli olan şeyler; alan genişliği, otomatizasyon uyumluluğu ve band genişliğidir. Yani konfigurasyonları bir kez yaptıktan sonra verilerinizin güvenliğini, yedeklenip yedeklenmediğini unutmanız gerekmektedir. Her seferinde verileri manual yedekleme derdiniz olmamalı ve her veriye istediğiniz her yerden her an ulaşabilme özgürlüğünüzdür. Günümüzde birçok depolama şirketi, hem ücretli hem ücretsiz olarak bu hizmetleri sunarlar. Çok memnun kaldığınız firmalara ücret ödeyerek ekstra özelliklerden ki bu ekstra özellik genellikle daha büyük alandır, faydalanabilirsiniz.

 

1. Google Drive :

Son yılların en popüler yedekleme hizmetidir. Google hesabınızla giriş yapabilirsiniz. Tüm google sistemleri bütünleşik çalışır. Yıllardır memnun şekilde kullanmaktayım ve önemli verilerimi burada depo ederim. Açılışta 5GB lik bir kullanım hakkı verir, ve zamanla bu alanınızı artırır. Benim şu an 15 GB alanım olmuş. Bilgisayarınıza programını yükleyip ayarlarını yaptığınız takdirde, gerek bilgisayar üzerinden gerekse web arayüzünden dosyalarınıza erişebilirsiniz. En önemli yanı ise, herhangi bir dosyayı nereden düzenlerseniz düzenleyin, hesabın aktif ve açık olduğu her yerde bu dosyalarınız anında senkronize olur. Bu sayede bilgisayarınızda ve drive ortamınızda dosyalarınız sürekli tutulur ve eşleştirilir. İş yaşamı için ideal seçimdir. Ayrıca google drive içinde google in kendine özgü , word, excel tarzı işleme programları mevcuttur ve direk online çalışabilirsiniz. Bu dosyaları arkadaşlarınızla paylaşıma açabilir, onlara özel yetkiler tanıyarak onların da dosyalar üzerinde değişim yapmasına imkan verebilirsiniz. Yine cep telefonunuza indirilen mobil versiyon sayesinde resim, video vb. dosyalarınızı yedekleyebilirsiniz.

Google Drive

linkinden sisteme ulaşabilirsiniz.

 

2. Dropbox

Fotoğraf yedekleme işi için ilk akla gelen hizmetlerdendir. Program, hem telefonumda, hem bilgisayarımda kurulu. Cep telefonum ile bir resim çektiğim zaman, bu resim internet bağlantısı yolu ile bulut depolama alanıma aktarılıyor. Aynı anda aynı dosya evdeki bilgisayarıma da inerek evdeki sabit sürücüme de depolanıyor. Ben hiçbir şey yapmıyorum. Sistem kendi kendine çalışıyor. Fotoğraf depolaması için şiddetle öneriyorum. Arkadaşlarınızı davet etmek gibi çeşitli işlemler yaparak alanınızı genişletebilir veya ücret ödeyerek alan satın alabilirsiniz. Başlangıçta 3GB alan sunar fakat hızlıca artırabilrisiniz. Benim şu an 6GB üzerine çıkmış. Referansımla üye olmak için;

Dropbox

linkini kullanabilirsiniz. Tavsiye ederim, memnun kalırsınız.

 

3. One Drive

Microsoft’un Bulut Depolama Servisidir. Diğer depolama servisleriyle aynı işleri görür. Her türlü senkronizasyon işlemlerine sahiptir. Microsoft kullanmaktan vazgeçmeyen, hizmetlerini beğenenler için idealdir. Windows Phone’lar ile bütünleşik gelir. Başlangıçta 7GB alan verir ve büyütme imkanınız vardır.  Referansımla üye olmak için;

OneDrive

linkini kullanabilirsiniz.

 

4. Yandex.Disk:

Biliyorsunuz ki Ruslara ait olan Yandex firması da piyasaya çok hızlı bir giriş yaptı. Bana sorarsanız aynen Google’ın yolunda ilerleyen bir firma. Öncelikle arama motoru olarak tanıdığımız Yandex artık neredeyse tüm Google servislerini kendi içerisinde barındırmakta. Buna depolama hizmeti de dahil. 10 GB başlangıç alanı verir, bilgisayar ve cep telefonu programı mevcuttur, hızı gayet iyidir ve diğer servislerden eksiği yoktur. İster ücret ödeyerek, isterseniz arkadaşlarınızı davet ederek alanınızı artırma imkanınız bulunur. Referansımla üye olmak için;

Yandex

linkini kullanabilirsiniz.

 

5. Copy

İsmi pek duyulmamış, son zamanlarda keşfettiğim, bir kenarda köşede dursun dediğim depolama hizmetlerinden biridir. Güzel yanlarından biri, diğer depolama servislerini bağlama imkanınız vardır ve tek pencereden tüm servislerinizi yönetebilirsiniz. Ayrıca başlangıçta 20 GB alan vermesi büyük bir avantajıdır. Değişik platformlar için programını bilgisayara yükleyebilir ve senkronize şekilde çalışabilirsiniz. Yine arkadaşlarınızı davet ederek alan kazanma şansınız vardır. Referansımla;

Copy

linkinden üye olabilirsiniz.

 

6. Box

Güzel bir depolama servislerinden biridir. Üye olduğunuzda 10GB alan verir. Diğer birçok platformla aynı özelliklere sahiptir. Fakat Windows Programında yaşanan sorunu gideremedikleri için fazla test şansım olmadı. Program daha önceleri hata vermekteyken, şimdilerde ise şifreyi kabul etmiyor. Daha önce taraflarına bildirdim, şimdilik bu kadar düzelttiler sanırım. Senkronizasyon programları çalıştığında başarılı bir platform olacağını düşünüyorum. Üye olmak için adresi;

Box

 

7. 4Shared

Pek meşhur olmayan, başlangıçta 15GB alan veren, diğerlerine alternatif olarak düşünebileceğiniz bir servistir. Ötekilerden daha basit bir arayüzü vardır, yanlarında daha ucuz görünmektedir. Senkronizasyon sistemi tam istediğim gibi çalışmasa da elinizin altında bulunsun diye yazmak istedim. İlginç bir tarafı içinde dosya arama butonları var ve başkaları tarafından yüklenmiş dosyalara hızlıca ulaşma şansınız oluyor. Şimdilik alan artırımı sadece ücret yoluyla mevcut. Üye olmak için site adresi:

4Shared

 

8. MEGA

Ve işte geldik benim favorime. Neden favorim? Çünkü aralarındaki en cömert servistir. Başlangıçta direk 50GB alan vererek öne çıkar. Oldukça hızlıdır. Arayüzü güzeldir. Bilgisayara ve cep telefonuna yükler, her türlü senkronizasyonu yaparsınız. Tek başına bile diğer tüm servislere bedeldir diyebilirim. Sözü fazla uzatmadan;

MEGA

linkinden üye olabilirsiniz.

 

9. MediaFire

MediaFire

linkinden üye olabilirsiniz.

Yeni keşfedilenlerden birisi. 10gb başlangıç var. Ücretsiz opsiyonlarda 40GB lara kadar çıkabilirsiniz.

 

Ayrıca incelemede yer veremediğim daha birçok eski ve yeni açılacak bulut depolama servisi veren sağlayıcıya internet üzerinden ulaşabilirsiniz.

 

Bu paylaşımlardan sonra sizlere naçizane tavsiyem, bilgisayarınızdaki tüm kişisel verilerinizi, bunlara çalışma dosyalarınız, resimleriniz, müzikleriniz vb. dahil, artık bulut sistemlere depolamayı aktif hale getirmeniz olacaktır. Zira ben, artık hiçbir dosyam ile sadece yerel hard diskim üzerinde çalışmıyorum. Tüm belgelerim bulut depolarda, bunu bir resim ile açıklamak istersek;

bulut

demek istediğimi daha net özetler sanırım. Ama dikkat etmeniz gereken nokta, senkronizasyon yapacak servislerin (bende şu an kapalı) sürekli aktif durumda olması gerektiğidir. Genelde Google Drive ve Dropbox’um sürekli aktif durumdadır. Diğerlerini daha özel işler için kullanmaktayım.

Yani sözün özü alışkanlıklarınızı değiştirin. En basitinden belgelerim klasörünü bulut sistemlerinizden birine adapte ederek başlayabilirsiniz. Tercih sizin, kişisel zevklerinize göre istediğiniz şekilde çalışabilirsiniz.

Umarım yazım faydalı olmuştur. Bundan sonra veri kaybı sıkıntısı yaşamadan, istediğiniz yerden, istediğiniz şekilde verilerinize erişebileceğiniz ve özgürce çalışabileceğiniz günler dilerim.

İyi çalışmalar.

Gelen Aramalar:

  • bulut depolama yapabileceğimiz serverlar



Culha.NET