Türk İnsanı ve “Danışmanlık”

Merhabalar. Bugün yine size sizi anlatacağım bir yazıyla birlikteyiz.

Gün geçmiyor ki tarafıma mail, telefon, mesaj, facebook, twitter, instagram, Skype ve sitelerimin iletişim platformları aracılığı ile soru gelmesin.

Bu soruların temelini, en az paraya en iyisini nasıl alırım fikri oluşturuyor. Bana soru sormak “bedava” olduğu içinse mesaj kutularım dolup taşıyor. Ben tek konuda uzman olmadığım için sorular çok çeşitli konularda oluyor.

Bunlar genel olarak,

  1. Otomotiv modifiyesi ve araç yazılımları (Chip Tuning)
  2. Telsiz Ekipmanları ve Teknolojileri
  3. Sunucu Optimizasyonları
  4. Wi-Fi Ekipmanları
  5. Spor, Sağlıklı Yaşam, Vücut Geliştirme ve Crossfit
  6. Takip Sistemleri, Xray Cihazları, Güvenlik Ekipmanları, Bilgisayar Donanım ve Yazılımları vb. daha aklıma gelmeyen şeyler.

Bana bu konular hakkında ısrarla soru sorulmasının sebebi tabi ki bu konulardaki uzmanlığımı gizlemeyip, örneğin bu blogtaki gibi birçok konuda yazdığım yorumlar ve verdiğim bilgilerdir. Peki ben yıllarca bu paylaşımları hava atmak veya kendimi tatmin etmek için mi yaptım? Tabi ki hayır. Ben kendimi bu konularda, bir gün bilgimi paraya çevirebilirim düşüncesiyle, gece gündüz demeden, okuyarak, araştırarak ve çalışarak geliştirdim fakat sonucunda ne oldu gelin inceleyelim. Sanırım hayatım boyunca hesaba katmadığım şey Türkiye’de ve Türk insanıyla yaşıyor olduğum oldu.

İnsanların bana soru sorarken, %90 oranında bana para kazandırmak istemediğini fark ettim. Bunun temel sebebini aslında hala merak etmekteyim. Eş, dost, arkadaş, akraba çevrenizin size para kazandırmamak istemesini artık anlıyorum. Türk toplumunda, gelir düzeyi yüksekliği, hava atma, aşağılık psikolojisinden kurtulma, kendini iyi hissetme, başkalarını aşağılayabilme, kendisinden daha kötü durumdakilere bakıp mutlu olma durumları ile direkt ilişkili olduğundan, ben etrafımda, etrafındaki insanlar kendisinden daha zengin olacak korkusuyla yaşayan onlarca insan görmekteyim.

Ben Adana’da ikamet ediyorum ve çevremin %90 ının bu durumu yaşadığını net görüyorum. Yani arkadaşı kendisinden daha zengin olacak korkusuyla yabancıya iş yaptıran veya, piyasası neyse arkadaşlığını yarı fiyatına yapmaya zorlayan insanlar tanıyorum. Arkadaşı fazla para kazanacak diye ödü korkan insanları net şekilde tanımaktayım. Ya da arkadaşı olduğu için başkasına biçtiği tutarın yarısına çeyreğine iş yapmak zorundaymış gibi bir algıyı çok görüyorum. Buradan çıkardığım dersler;

  1. olarak bu düşünceye sahip olan şahsın yaptığı iş ile herkesi kazıkladığını bilmesi.
  2. Yukarıda da bahsettiğim gibi eşinin dostunun para kazanmasını istememesi

Ne kadar da acınası bir durum değil mi? Malesef gelişmeyi bir türlü beceremeyen Türkiye’nin gelişememe sebeplerinin başında gelen bir durumdur bu. Malesef ülkemizi yöneten sistemler ve politikalar da, halkın böyle davranmasın yıllarca pohpohlamış ve toplumu bu hale getirmiştir. Peki bu durumdan rahatsız olan ben gibilere ne olmuştur? Gelin devam edelim.

Şayet siz de benim gibi çocukluğundan bu yana zekası ve bilgisi ile öne çıkan bir insan olduysanız, sosyal ilişkilerde veya bedensel icraatlerde ya da yalan, dolan gerektiren sıcak satış konularında kendinizi geliştirmemiş ve bu gelişime gerek duymamışsınızdır. Sonucunda bakalım ne oluyor?

Herkesin soru sormak için ilk aklına gelen fakat kat-i surette para kazandırılmak istenmeyen bir adama dönüşmüşsünüzdür. Sanırım insanlar bilgisini ve uzmanlığını kıskandıkları insanlara soru sorarken çekinmemekle birlikte, bu kıskançlıkları onların para kazanmalarını da istememektedir.

Ben bu durumları geç farkettim ya da farkettiysem de sağlık sorunlarım sebebiyle bir türlü önlemini alamadım. Son yıllarda satış öncesi desteği tamamen bırakmış durumdayım. Yani bana gelen sorulara direk o konuyla ilgili sattığım ürün veya hizmetin linki ile yanıt veriyor, sipariş geçebilirsiniz şeklinde dönüş yapıyorum. Artık tarafımdan ürün / hizmet almayan kimseye ön destek vermiyorum. Bana ulaşmayı düşünüyorsanız lütfen bu durumu göz önüne alınız. Bilgiyi benden alıp , parayı başkasına kazandıran insanlar ile ilgili daha önce yazıp çizdiğim birçok yazım bulunmaktadır.

Siz siz olun, bir konuda size kim bilgi verdiyse, kim yardımcı olduysa, kim bilgisini paylaştıysa alış verişi de ondan yapın ya da o kişi o ürünü satmıyorsa bile, sizden para talep etmediyse bile, o kişiye lütfen danışmanlık bedelini ödemeye çalışın. Kişi alır / almaz o onun bileceği iştir fakat siz bir insandan bilgi aldıysanız ona ya bir jestte bulunun ya da daha güzeli kişiye nakit ödeme yapın, zira jestler de karın doyurmamaktadır.

Neden bu durum geçerli anlatayım?

Sizler iş güç sahibi, yaptığınız işler karşılığında maaşlar alan, paralar kazanan insanlarsınız. O merak ettiğiniz konuda sizden daha bilgili olan kişi, bir işi, maaşı, sabit geliri olmadığı için büyük ihtimalle o konuda uzmandır. Siz işinizden fırsat kalmadığı için o konuyu araştıramazsınız zaten ihtiyacınız da olmaz zira paranız vardır. Fakat sorduğunuz kişinin çok fazla boş zamanı vardır yani işsizdir, maaşsızdır, parasızdır. Onun tek sahip olduğu şey bilgidir ve ondan bir şeyler satın alırsanız ödeyeceğiniz paradır. Ben bu satırları yazmak zorunda kaldığım için çok üzülüyorum fakat günümüz bencil Türk Toplumuna bunları belirtmek zorundayım. Kurunun yanında yaş yanar. Ben böyle değilim diyenler için ne mutlu. Fakat benim karşıma çıkan 10 kişinin 9’u malesef böyle.

Sözün özü, mesela telsiz ihtiyacınız var ve bir uzman buldunuz mesela ben. Şayet benden telsiz almayı düşünmüyorsanız veya benim sattığımdan 1-2$ daha ucuz bulunca hop diye kayacaksanız rica ediyorum bana ulaşmayın soru sormayın. Benim bilgimi 1-2$ için veya 5-10$ için satacak karakterde iseniz lütfen tanışmayalım görüşmeyelim. Bu ülke, bilginin mal ve hizmetten daha önemli olduğunu anlayana kadar kesinlikle gelişim gösteremeyecek. Avrupalı yapacak, biz satın alacağız ve adamlara imrenip duracağız. Asla ve asla Türkler ürettikleri mal ve hizmetleri dünyaya duyuramayacak. Çünkü Türkün Türkten başka düşmanı malesef yok. En azından ekonomik olarak böyle.

Zihnimde trilyonlarca uzmanlık bilgisiyle, meteliğe kurşun attığım şu günlerde; güzel mi güzel maaşları olan beyaz yakalı arkadaşların veya ticaret erbabı olmuş yalan makinası patronların sorularına cevap vermek için can atmıyorum.

Benden ister gıcık alın, ister saygı duyun hiç önemli değil. Zira sizin bana olan veya olmayan sevginizle malesef marketten alış veriş yapamıyor, ev kiramı ödeyemiyorum.

Ben senden sadece bilgi almak istiyorum diyen şahıslar için ise, seve seve danışmanlık veririm. Tabi elle tutulmayan, gözle görülmeyen, bilgi dediğimiz şeye para vermeye hazırsa.

Hepinize bilgi sahibi olmaya asla ihtiyaç duymayacağınız, maaşlarınızın düzenli olarak yattığı günler dilerim.

Ülkemiz batıyor batmıyor kimin umurunda, maaşınız yatıyorsa sorun yoktur.

Şık restoranlarda yemekler yediğiniz, güzel arabalara bindiğiniz, şatafatlı evlerde oturduğunuz, en güzel otellerde tatil yaptığınız günler dilerim.

Sevgiler, saygılar.

0 Responses to “Türk İnsanı ve “Danışmanlık””


  • No Comments

Leave a Reply




Culha.NET